ATAHAN ATAY ANISINA |
Erhan Atay (CE '78) |
46+ sene once başlayan ODTÜ yaşantısı hayatta kazanılan tecrübelerimin en önde geleni oldu. Hayat arkadaşımı ve “Gerçek Dostları” bulduğum ocağımıza aldıklarımızı geriye ödeme amaçlı, borçlarımızı bir nebze olsun azaltma amaçlı, Rahmetli Oğlum Atahan’ın anısını yaşatma arzusuyla koştum. Onun anısına ODTÜ de gençlerin okuyup hayallerini gerçekleştirmelerini desteklemek için koştum ve sıhhatim izin verdikçe de her yıl koşmaya çalışacağım. Bu yıl koşuyu 100% bitirip, burs katkısında hedefim olan miktarın %80'ine ulaştım. Gönül %100'ün üzerine çıkmayı isterdi...Bu da benim için alınacak bağış toplama izinlerinin biraz daha geniş kapsamlı olmasıyla gerçekleşebilecek. Bağış yapan, yazıları ve düşünceleri ile destek olan, bu muhteşem yardımlaşma duygusunu ODTÜ duruşuyla yaşatan tüm DOSTlara saygılar. İyi ki varsınız, sevgiyle kalın. |
ORHAN SAKARYA ANISINA |
Bektaş Özkan |
Handan Sakarya (Phys '92) |
Bu yıl ilk kez katıldığım İstanbul maratonunda topladığım burs bağışlarını sevgili eşim Orhan Sakarya adına ODTÜ'de okuyan öğrencilere burs olarak ulaştırarak onun adını yaşatmayı ve öğrencilere biraz olsun destek olmayı istedim. Sevgili eşim Orhan SAKARYA ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik bölümünden 1992 yılında birlikte mezun olduk. Yüksek lisans eğitimini Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü’nde tamamlayan eşim, 1995-2017 yılları arasında TÜBİTAK UME bünyesinde araştırmacı olarak görev almıştır. 2014 – 2017 yılları arasında kurucusu da olduğu TÜBİTAK UME Hacim, Yoğunluk ve Viskozite Laboratuvarı Sorumlusu olarak çalışmalarına devam ederken geçirmiş olduğu hastalık sonrasında Aralık 2017 de aramızdan ayrılmıştır. Ömrünün 22 senesini TÜBİTAK UME’ye adayan eşim meslek hayatı boyunca Türkiye’de meteorolojinin gelişimine önemli katkılar sağlamıştır. Bir erkek ve bir kız çocuğu sahibi olarak 27 yıl boyunca güzel bir birlikteliğimiz olan sevgili eşimin aramızdan erken ayrılmış olması hepimizi derinden üzmüştür. |
SEDA AKALIN ANISINA |
Haluk Akalın (BA'91) |
Adım Adım ile 2009’da başladığım bağış için koşma hareketinde 2010 yılında 244 bağışçı sayısı ile en çok bağış toplama rekorunda 1. sıradaydım. Bu rekor uzun zaman kırılamadı. Daha sonra işten ayrılma vesaire gibi hayatın akışı içinde gerçekleşen şeylerden sonra Hollanda’ya geldiğimde konudan bir süre uzak kaldım burada WWF yarına koştum önce ama bizim STK’lar için koşma fikri hala ağır basıyordu. ilk denememde 3 sene önce 101 km’lik 7000 mt yükseklik içeren UTMB-CCC koşusunda ODTÜ Burs Fonu işin koştum yarışın prestiji ve havası büyüktü ama o koşumda bağış açısından tam bir fiyasko oldu. Son derece az bağış alabildim. ODTÜ’yü, okuduğum bölümden ziyade üye olduktan sonra hayatımda dönüm noktası olan DKSK Dağcılık ve Kış Sporları Klübü gibi kulüplerle hayatımda en çok sevdiğim şeyi ortaya çıkarmamı sağlayan sosyal açıdan da zengin bir üniversite olduğu için çok seviyorum. |
Murat Tuğasaygı (EEE '89) |
Benim hikayem traji komik...Bu benim 2nci maratonum...İlki de geçen sene idi. Bitirdiğimde "bir daha asla" demiştim. İnsan büyük konuşmamalı... Yarış başladı aklım bacağımda...5 km yi bitirip Dolmabahçeye gelirken ben burdayım demeye başladı...Galata köprüsünü geçtiğimde ağrım kalmadı zannedip sevinmiştim. Meğerse alışmışım o acıya...20 km ye kadar beraber geldik. Her km de artan bir sızı ile ben 30 km. yi kah koşarak kah yürüyerek geçtim ve durdum...Resmen durdum...Bana desteğe gelen bir arkadaşım halimi gördü resmen bana acıdığını yüzünden anladım. Teklifi çok cazipti..." Gel kahvaltı edelim sonra seni istediğin yere bırakayım. Kötü görünüyorsun" dedi. Bir an aklımdan " olur" demek geçmedi değil!!! Ama bir daha bağışçılarımdan nasıl para isteyeceğimi düşününce kendi kendime "oğlum kaldı 12 km. Bırak yürümeyi sürünsen bitirirsin" dedim ve topallaya topallaya yürümeye başladım. Yürüdükçe açıldım koşmaya niyetlendim kilitlendim tekrar yürüdüm. Sonunda Gülhane parkını geçtim ve o muhteşem son yokuşa geldim. Burayı koşacaksın ayağın kopsada koşacaksın dedim kendi kendime ve koşmaya başladım. Ağrım geçmişti herkesin zorlandığı yokuşu ben büyük bir keyifle ve neşeyle koştum. Bitişte eşim endişeli bir şekilde ile annemle konuşuyordu! Beni görünce rahatladı...Sonradan anladıkki benim arkadaş benim halimden çok endişelenmiş ve duygularını facebook ta yayınlamış. Annem ve yazıyı okuyanlar eşimi aramış. Oda paniklemiş doğal olarak...Konu anlaşılınca güldük ve sosyal medyanın gücüne bir kez daha saygı duyduk. Evet bağışçı bulmak kolay değil, seneye istemek için bu sene başarmalı ve hedefine varmalısın. Bitirdiğim için huzurluyum. Kişisel derecemi iyileştiremediğim için hüzün yok değil. Çünkü hava çok güzeldi ve sorun yaşamayan hemen hemen herkes en iyi derecelerini yaptı. Seneye kısmet... Ama her yarış (hele maraton) bir hikayedir. Bu da benim hikayem...2 öğrencinin daha doğrusu 2 pırıl pırıl gencin eğitimine destek sağladım. Saygı ve sevgilerimle |
Aydın Özgül (ME'98) |
Harika şeyler oluyor! Gerçekten müthiş. Son anda sihirli bir el de dokundu. Ne güzel bu grubun parçası olmak. Eli değenlere bir kez daha teşekkürler. |
Hasan Reyhanoglu (EE '99) |
Ben bu yıl kampanya duyuruma şunları yazmıştım: * "Can Suyu Maddi bir değeri yoktur can suyunun. Bir avuçtur, belki bir ağız dolusudur. Ya vardır ama, ya da yoktur. Varlığıyla yokluğu arasında bir hayat vardır. Gelin, el ele verelim. Burs ihtiyacındaki öğrencilere can suyu olalım." * Toplanan bağış miktarına bakınca, ne çok öğrenciye can suyu olduğumuzu fark edince, yüzlerde açılan çiçekleri hayal edince benim de gözlerim gülüyor. Bu güzellik büyük oranda sizin eseriniz sevgili Maraton Çalışma Grubu. Eskisiyle yenisiyle, destekçisi katılımcısıyla, yürüyücüsü koşucusuyla, bağış toplayanı bağış yapanıyla, ODTÜlüsü ODTÜsüzüyle, yakını sempatizanıyla koskocaman, sıkı mı sıkı, keyifli mi keyifli bir aile olduk. Bu kocaman ailenin bir parçası olmaktan her zaman gurur duydum. Bu gurur duyulası ailenin başka gruplara da ilham vermesi dileğiyle. Her bir bireyin ellerine, emeğine sağlık. Kucaklar dolusu sevgiler, selamlar... |
Nezih Yaşar (IE '82) |
Merhabalar, Ben makbuz kesmek için iletişime girerken; ODTÜ'lü olmayanlardan destek istemeye İstendiğinde toplulukların kendi içlerinde dayanışmak için çok çeşitli yollar bulabileceklerinin görünmesine Gelecek yıl için en az bir kişiyi daha "makbuzcu" olmaya özendirmeye çalışacağım... Bence ODTÜ'nün "makbuz kesme" işinde değerlendirebileceği çok büyük bir potansiyel var. Bu yıl 200 dolayında olan makbuzcu sayısı, üzerinde çalışılırsa 500'ü geçebilir. Kampanya çerçevesinde harekete geçen herkese -beni de harekete geçirdikleri için- çok teşekkür ederim. Makbuz kesmenin yaratıcı bir biçimde gerçekleşmesini sağlayan "Kampanya sayfası" yeniliğini Derneğe her kim kazandırdıysa ona da özel olarak teşekkür ederim. Sevgiler, |
Selda Özçalık (MATH '96) |
Hiç yapmadığım ve yapamayacağımı düşündüğüm bir konuyu (Koşmayı) seçip, deneyimlemek üzere yola çıkmıştım. Son 5/6 aydır okuyarak, öğrenerek, çalışarak sonunda koşabildiğimi görmek benim için önemli ve güzel bir deneyim oldu. Bu hedefi güzel bir amaçla birleştirmek ise ayrı bir keyif… Yüz yüze tanışmasak da bu platform aracılığı ile sizlerle gönül bağı kurabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Emeği geçen herkese çok teşekkürler… Sevgilerimle. |
Selma Ergin (IE '86) |
Bu yıl 3. defa maratonda 10km koştum... Lise öğrencisi olan kızım maratona ilk defa katıldı, ODTÜ tişörtüyle koştu. ODTÜ dayanışma ve birlikteliğini yaşadı, hayran kaldı. Az bağış toplasam da bu ailenin bir üyesi olduğum için gurur duyuyorum. Sevgiler. |
Tuba Gedik (ECON'97) |
Benim hikayem maraton kayıtları kapanmadan 3 gün önce Mehmet Ali Acartürk ile tanışmam ve onun beni maratona kayıt olup ODTÜlü öğrenciler için burs toplamaya teşvik etmesiyle başladı. Sonrasında ODTÜMİST ekibi şirketimizi ziyarete gelerek ODTÜMİST çalışmalarından bahsetti. Bu süreç maraton kayıtlarının kapanması sonrasında yaşandığından şirketimizden benden başka maratona katılan olamadı ancak ODTÜlü olan (100 kişiden fazla) olmayan birçok arkadaşım kampanya sürecimde beni destekleyerek ODTÜyü ve gençlerin eğitimini ne kadar önemsediklerini bizzat göstermiş oldular. İlk maraton maceram benim için bir parça yorucu geçse de hedeflediğim 2 öğrencinin 1 yıllık burs rakamına ulaşmak ve hatta geçmek en büyük mutluluk kaynağım oldu. Sevgi ve selamlarımla. |
Ali Haydar Elveren (Econ '88) |
Son dönemde “Bursiçinkoşuyorum” yanında burs için başka şeyler de yapılabilir kavramı ile dağ aktivitelerini de bu anlamda değerlendirmeye başladım. Geçen yıl Gürcistan’daki buzul çatlakları üzerinde karlı Kazbeg Dağı (5033 m) çıkışı, iki yil önce çıkılan Rusya’daki Avrupa’nın en yüksek noktası olan Elbrus Dağı (5642 m) ve üç yıl önce İstanbul Maratonuna niyet edip tarihler çakışında gittiğim nispeten teknik Nepal’de 6119 m.lik Lobuche Peak East Çıkışı ODTÜMIST tişörtlerini taşıdığım zirveler idi. |
Emre Gülarman |
Ben 2017 ECON mezunlarından Emre Gülarman. Okulu ekonomik anlamda zor şartlar altında okumuş biriyim. Bunun yanı sıra ailemdeki ilk üniversite mezunuyum. Zor şartlar altında okumanın ne demek olduğunu az çok bilen bir insan olarak elimden geldiğince çaba harcadım. Miktar olarak çok yüksek bir rakama ulaşamasam da çevremdekileri elimden geldiğince bunalttım. Çevremde (iş yeri dahil) çok sayıda ODTÜ mezunu olmasına karşın verilen bursun bir kişinin hayatını nasıl değistirebileceğinin ne yazık ki çok farkında değiller -belki de ben anlatamadım- Ancak küçük bir rakamla da olsa, bana çok şey katan ODTÜ'ye vefa borcumun ilk taksidini ödedim diye düşünüyorum. Umarım seneye çok daha yüksek bir miktarla aranızda yer alırım. |
Özgün Tanglay |
Hayattaki çoğu şey gibi biraz da tesadüfen bu gruba katılmış bulundum ve aslında benim için esas olan koşmak ve ormanda olmaktı. Burs hakkında düşünmüş ya da buna gönül vermiş değildim başta, doğruya doğru. Kampanya süreci, birilerinden para istemek ve reddedilmeyi göze almak... 11 Kasım yaklaşırken en kaçındığım işlerin ortasında buldum kendimi. Tabii sorumluluk duygusu yüksek biri olarak harfiyen yapılması gerekenleri yaptım, kampanya sayfamı açtım, hedef belirledim falan filan ama hafiften de yan çizmeye başladım. 5000 TL hedef koydum, aileden bağışlar gelmeye başladı ama hedefim karlı dağların zirveleri gibi erişilmez ve uzak göründü gözüme. Ve tabii ki başarısızlık hissi bunu takip etti. "Ne yapalım canım, elimden bu geliyor, benden bu kadar" diyecekken ve WhatsApp grubunda bu ruh halime bir anlamda yandaş ararken (olsun Özgüncüm, sen yapabildiğin kadarını yap gibi bir konfor cümlesi mesela) ve hedefimi düşürmüşken, Selçuk grupta bursiyer öğrencilerden birinin mektubunu paylaştı ya da bir diğer deyişle beni silkeleyerek kendime getirdi. O gün işyerinde tek başıma yemeğe çıkmıştım. O bursiyer öğrenciden gelen isimsiz mektubun samimi kelimelerini okudukça gözyaşlarım pıtır pıtır dökülmeye başladı ve beyaz yakalılığın yan etkisi olarak gelen kendini fazla önemseme ve dünyadaki bazı gerçekleri yok sayma hali bir an beni yapayalnız bırakıp gitti. Tanımadığım hayatların acısını, uzak görünen yakınlığımızı ve bununla birlikte neler yapabileceğimi de hissettim... Birilerinin hayatında fark yaratma ihtimali bana fazlasıyla dokundu o gün -iyi ki- yalnız çıktığım öğle arasında. Sonrası mı... Sonrası hala içinde olduğum ve beni hayli etkileyen bir süreç olarak devam ediyor. Erişebildiğim her kanaldan birilerine ulaşmaya çalışıyorum. Tek tek mesajlar atıyorum, rica ediyorum, sembolik de olsa bağış yapmaya ikna etmeye çalışıyorum. Hiç beklemediğim insanlardan inanılmaz destek mesajları, sürpriz bağışlar alıyorum. Tüm yoga eğitmeni dostlarım en büyük destekçilerim oldu, bunu belirtmeden geçemeyeceğim. Facebook'ta da paylaştığım gibi her bir desteğin ne hissettirdiğini kelimelere sığdırmakta zorlanıyorum. "O kadar muhteşem bir şey yapıyorsun ki, her şekilde desteklendiğine eminim zaten" diyor uzaklardan bir arkadaşım, kendi sosyal medya hesabından çağrı yapıyor başka biri ve alternatifler yaratıyor devlette çalıştığı için bağış yapmaya korkan bir diğeri. İyilik çoğaldıkça kendimi daha büyük bir bütünün parçası hissediyorum, kalbim genişliyor. Açıkçası madalyonun bir de diğer yüzü var; "onlar kesin bu çağrımı bağışsız bırakmaz" dediklerim beni cevapsız bıraktığı için büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Şu an kırgın hissettiğim birkaç kişi ve grup var ve bu duyguyla nasıl baş edeceğimi henüz öğrenemedim. Çünkü ilginç bir şekilde yakınlarımdan ve beklediklerimden daha az (ya da hiç) beklemediğim isimlerden ise çok daha fazla destek aldım. Ama yoganın bana öğrettiği bir şey var ki o da her şeyin bir anda olmayacağı ve sürecin kıymeti. Evet, bu akşam itibariyle tam 17 insan bana, yaptığıma, hayalime güvendi ve kendi şartları elverdiğince kampanyamı destekledi. Her birine kendimi eskisinden de yakın hissediyorum. İçimi minnet duygusuyla dolduran tüm bu insanlara, İstanbul'da unuttuğum ODTÜlülüğümü hatırlatan tüm ODTÜMİST grubuna ve iyiliğin parçası olan herkese sonsuz teşekkürler. |