Sunuş

Tayfur Cinemre Anısına

Uğur Ayken (ME'76) Yayın Kurulu Üyesi

Anı

Teşekkür mektubu

Tayfur Cinemre (ME'78)

Anı

Babam Tayfur Cinemre için

Cihan Cinemre

Anı

Yoldaşlık ile Beyefendiliğin birleştiği bir kişilik

Bora Işık

Anı

Menzile varamayanların öyküsü...

Ertan Günçiner

Anı

Yoldaşım Tayfur

Ahmet Tuncer Sümer

Anı

Motosiklet hikayesi

Esma Karaca

Anı

Anısına saygı ve sevgiyle...

Cem Tüzün (IE'88)

Anı

Mühendis Tayfur

Seçkin Nuzumlalı (ME'78)

Anı

Tayfur Cinemre için

Cem Sarvan (MINE'89)

Anı

’68 den ’78 e ODTÜ

Tayfur Cinemre (ME ’78)

Anı

Sevgili Tayfur...

Fotoğraf Çalışma Grubu

Anı

Babam Tayfur Cinemre için

Cihan Cinemre

Karl Marx, "insanlık kendi önüne, ancak çözüme bağlayabileceği sorunları koyar. Çünkü yakından bakıldığında, her zaman görülecektir ki, sorunun kendisi, ancak onu çözüme bağlayacak olan maddi koşulların mevcut olduğu ya da gelişmekte bulunduğu yerde ortaya çıkar" der. Bu sosyalist devrimciliğin pratik-etik ilkesidir, çünkü yalnızca toplumların devrimci dönüşümüyle ilgili ilkesel bir beyan değildir, devrimci öznenin sorumluluklarını da ifade eder. İnsanı özne olmaya çağırır, insan önüne sorunlar koyar, insan özgürlüğü düşünür ve özgürleşmek ister ve bunun gerçekleşmesi için çalışır, mücadele eder. Devrimcinin bir başka sorumluluğu da bilmektir, yani maddi dünyayla ilgili kısıtların ve olanakların farkında olmak, bu kısıtlar ve olanaklardan yeni bir dünya yaratmak için uygun metodu bilmek. Babam Tayfur Cinemre’nin açık ya da örtük olarak yaşamını işte bu etik ilkeye göre yaşadığını söyleyebilirim. O gençliğindeki devrimciliğinde kendisini o sırada kat ettiği dağlarla, güneşle, ormanla, doğayla bir etmişti. O kendisini doğanın bir parçası haline getirmişti ve öyle de davranırdı; bu benim onda görüp başarmak istediğim ama yapamadığım pek çok şeyden biridir.

 

Babam önce devrimci sorumluluğunu yerine getirdi, sonra mesleğine karşı olan sorumluluklarını, doğaya karşı sorumluluklarını, hayatını geçirdiği ülkeye ve o ülkenin insanlarına karşı sorumluluklarını, ailesine karşı sorumluluklarını bildi ve o sorumlulukları üstlendi. Hayatımda tanıdığım pratik aklı en kuvvetli insandı ve rasyonel düşünmek onun ayrılmaz bir parçasıydı, bunu çevresine de belli ederdi. İyi bir babaydı, öyle ki çocukluğumda ve gençliğimde babama isyan etme ihtiyacını yalnızca birkaç kez duydum. Babam öğrettiklerinin, öğreteceklerinin haklı ve değerli olduğunun eksiksiz biçimde farkındaydı, bunu bana da belli ederdi; ben de vaktimi onla kavga etmektense onu anlamaya ayırmanın daha doğru olduğunu düşündüm hep. Babam bana çok değerli şeyler öğretti. Eleştiriyi, eşitliği, adaleti, özgürlüğü, doğanın güzelliğini, insan onurunu, sorumluluğu, disiplini, savaşı, kaçmayı (hapishaneden kaçmayı) ve sayısız başka şeyi babam öğretti bana. Tayfur Cinemre bu ülkenin tarihinde, benim duygumda, aklımda, sözlerimde yaşamaya devam edecek.