Mezun olduktan sonra sizleri bu işe hangi süreçler/tecrübeler getirdi? Ortaklık nasıl meydana geldi, badem üretimi kararı nasıl oluştu, neden badem? |
Çağrı ve ben üniversiteden yakın arkadaşlarız. Mezuniyetten sonra Ankara ve İstanbul’da çeşitli kurumlarda uzun yıllar iş tecrübelerimiz oldu. Bağımızı hiç koparmadık. Çağrı benden önce “beyaz yaka” hayatına veda ederek istifa etti. 2012 yılında beni de ikna etti ve istifa ettim. Beraber yaklaşık 6 ay boyunca Güneydoğu Asya seyahatimiz oldu. Sırt çantamızı alıp Tayland, Kamboçya, Laos, Myanmar ve Malezya’yı şehir köy demeden karış karış gezdik. Çok farklı bir coğrafya, kültür, iklim ve insanlarla tanıştık. Hayatımız boyunca bize yön verecek tecrübeler ve anılar biriktirdik. Döndükten sonra Çağrı’yı her sene ziyaret ettiğim Ağın’a, köyüme davet ettim. Doğa, iklim, her şey istediğimiz gibiydi ve o an karar verdik. Aklımızda toprağa yatırım yapmak, toprakla uğraşmak hep vardı. Arazi arayışımız başladı, güzel bir fırsat yakaladık ve 2 sene sonra yaklaşık 850 dönüm arazi aldık. Sonunda hayalimizi gerçekleştirmiş olduk.
|
Badem denince ülkemizde ilk akla gelen Datça bademidir, malumunuz. Ağın’da yetiştirilen, Datça bademi ile aynı cins midir? |
Ağın’da Ferragnes ve Ferraduel cinsi Fransız badem yetiştiriyoruz. İklim, toprak, su ihtiyacı ve verimlilik olarak Ağın için optimum cinsler. Ağın kendi başına ayrı bir mikro klima sunuyor bizlere. Özellikle Keban Barajı’nın varlığı, küresel ısınma gibi önemli faktörler sonucunda Ağın’da artık çok çeşitli ılıman ve nemli iklim bitkilerini yetiştirebiliyoruz. Artık fındık, zeytin gibi ağaçlar rahatlıkla yetişip ürün verebiliyor. Aroma olarak Datça bademinden üstün olduğunu düşünüyoruz Ağın’da yetiştirdiğimiz bademlerin. Tadına bakan herkesten aynı geri dönüşü alıyoruz zaten. Ağın, yakın zamanda leblebisinden sonra bademi ile de damaklarımıza hitap edecek. |
İşe başlama aşamasında ve ilerleyen süreçte ne gibi önemli zorluklarla karşılaştınız? Buna mukabil, bir takım kolaylıklarınız da oldu mu? |
Bahçenin ilk kurulum aşamasında maddi ve manevi olarak epey zorlandık diyebiliriz. Ağın Türkiye’nin en az nüfuslu ilçelerinden biri. Hatta Türkiye’nin en yaşlı nüfusa sahip ilçesi. Cittaslow adayı. Hizmet sektörü yok denecek kadar az. Elazığ ve Malatya şehir merkezine uzak konumda. Yatırım konusunda aslında oldukça dezavantajlı bir bölgede bulunmakta. Bu nedenle toprak hazırlığı için makine-ekipman, dikim için iş gücü bulma konusunda epey zorluk çektik. Arazimizin taşlık bir yapıya sahip olması şartları daha da ağırlaştırıyordu. Dozer, ekskavatörler, kepçeler, traktörler, işçiler... arazimizde adeta bir şantiye kurduk. Yaklaşık 2 ay boyunca yeri geldi ırgat, yeri geldi şoför, yeri geldi şantiye şefi, ziraat mühendisi olduk. Daha önce bahçe kurmuş büyüklerimizden, ilçe tarım müdürlüğünden teknik destek aldık. Nihayetinde, tamamen yabancı olduğumuz bir sektörde ve ortamda, zorlu şartlar altında yaklaşık 150 dönüm bahçenin kurulumunu tamamladık. Zamanla zorluklara adapte olarak tecrübe, bilgi, traktör, ekipman vb. eksiklerimizi tamamladık. Sınırlı iş gücü ile ağaçlarımızın yıllık bakımlarımızı yaptık, bahçemizin ihtiyaçlarını giderdik. Şu an tüm ekipmanımızı kendimiz kullanarak, budama, toprak işleme, gübreleme gibi rutin işleri biz yapıyoruz. Mart-nisan-mayıs aylarında Ağın’a giderek ilkbahar hazırlıklarımızı yapıyor, eylül ayında hasat ve hasat sonrası kış hazırlıklarımızı yapıp tekrar yaşadığımız şehirlere dönüyoruz. |
Badem üretim süreci (zorluk-kolaylık), bakım, ağaç verimi vs. hususlarda kısaca bilgi verir misiniz? |
Badem, tür olarak hastalıklara çok dirençli, killi kireçli topraklarda verim alınabilen, sulu ya da susuz yetiştirilebilen bir ağaç. Ayrıca elde ettiğiniz ürünü kolayca depolayıp uzun süre kalitesi bozulmadan muhafaza edebiliyorsunuz. Sulu bahçelerde yetişkin bir ağaçtan 8-10 kg, susuz bahçelerde yaklaşık 4-5 kg kabuklu badem alabiliyorsunuz. Sulama genellikle damla sulama sistemleri ile yapılıyor. İlk verimi dikimden sonraki 4 ila 5. yıllarda alabiliyorsunuz. İlkbahar aylarında toprak işleme, gübreleme, yaz aylarında sulama, erken güz ayları hasat işleri, sonbahar ve kış aylarında ise kısmi gübreleme ve budama işleri yıllık bakım takvimimizi oluşturuyor. Bahçemize yılda yaklaşık 3 ay kadar mesai harcıyoruz. |
ODTÜ mezunu üreticiler olarak, yöredeki diğer üreticilerden farklı uygulamalarınız, diğer üreticilerin sizi örnek aldığı uygulamalarınız var mıdır? |
İlk olarak tüm fikirlerimizi projeler dahilinde yürütmeye çalıştık. Orman Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumuna Ağaçlandırma ve Badem Bahçesi Tesisi projemizi hazırlayarak sunduk. Böylece uygun hibe ve teşviklerden faydalanma şansımız oldu. İkinci olarak Ağın’da organik tarımı uygulayan ilk ve tek üretici biziz. İyi tarım uygulamaları mevcut ancak organik tarım uygulamasını biz hayata geçiriyoruz. Diğer üreticiler genellikle sulu bahçe tesis ettiler. Kimyasal gübre ve hastalıklar için çok çeşitli ve kısmen zehirli ilaçlar kullanıyorlar. Biz önümüzdeki yıllarda oluşabilecek kuraklıklara ve dünyanın içinde bulunacağı su kıtlığına karşı susuz bir badem bahçesi kurduk. Tabii bunda sulama sistemi yatırım maliyeti yüksekliğinin de etkisi oldu. Geleneksel çiftçilerden farklı olarak badem konusunda dünya literatürünü sürekli takip ediyoruz, sektör lideri Amerika-Kaliforniya badem üreticileri ve üniversiteler ile bilgi alışverişi yapıyoruz. Uygulama kısmına gelirsek, bahçemizde kimyasal toprak gübrelemesi yapmıyoruz. Yapraktan organomineral gübreler veriyoruz ve zehirli ilaç kullanmıyoruz. Toprak işlemesini minimum seviyede tutmaya, hatta zamanla tamamen bırakmaya çalışıyoruz. Tüm bu uygulamalar sayesinde toprak kirliliğini minimize ediyor, toprak yüzeyi ve bahçe içinde oluşan doğal ekosistemi muhafaza etmeye çalışıyoruz. Zararlı böceklerle uğurböcekleri, polenleşme ile arılar, organik gübre ile solucanlar ve yüzey bitkileri ilgileniyor. Hasat aldıktan sonra üründen kalan kabuk, dal gibi artıkları hayvan gübresi ile beraber kompost haline getirip toprak gübresi olarak kullanıyoruz. Ve bunları olabildiğince iş gücünü azaltarak daha mekanize şekilde (traktör, makina, ekipman vs.) yapmaya çalışıyoruz. Geri dönüştürülebilir kaynaklarla (güneş enerjisi) sulama sistemi kurmak planlarımız içerisinde. Özellikle badem bahçesi kuran genç arkadaşlar yavaş yavaş geleneksel tarımın kısır döngüsünden kurtulup bizim yaptığımız uygulamaları örnek almaya başladılar. Zaten diğer genç yatırımcı arkadaşlarla sürekli istişare halindeyiz.
|
Tarımsal üretim kapsamında başka ürünler de planlıyor musunuz? Uzun dönemdeki hedeflerinizden bahseder misiniz? |
Bahsettiğim gibi Ağın bize değerli bir mikro klima sunuyor. Bu da bize geniş bir ürün çeşitliliği sunuyor. Uzun dönemde arazimizde yer alan boş kısımlara etap etap ve farklı türlerle dikim yapmayı planlıyoruz. Öncelikli hedefimiz Keban barajı çevresine özel dut ve yine Ağın’a özel erik. Daha sonra arazimiz içerisinde 15-20 odalı bir butik pansiyon inşa etmeyi düşünüyoruz. Bu pansiyonda dünyadan ve Türkiye’den, bahçemizdeki rutin ve çeşitli işlerde bize yardım edebilecek misafirlerimizi ağırlamayı düşünüyoruz. Onlara bademliğimizin ve olası diğer tarımsal faaliyetlerimizin rutin bakım ve hasat işleri ile ilgili kısa brifingler verip bahçede bizle beraber uygulamalarını rica edeceğiz. Bunun karşılığında onlara eşsiz, tertemiz ve sessiz bir ortamda kalacakları yer ve yemekler sunacağız. Tüm bunları yaparken olabildiğince geri dönüştürülebilir enerji kaynakları kullanmayı ve atık yönetimimizi en sürdürülebilir şekilde planlamayı hedefliyoruz. Bunu pansiyon tasarımımıza da yansıtacağız. Ağın güneş enerjisi potansiyeli açısından Türkiye’nin en verimli noktalarından biri. Tüm enerji ihtiyacımızı güneş ile çözmeyi düşünüyoruz. Daha sonraki hedeflerimiz içerisinde ise Ağın’a hizmet verecek küçük bir güneş enerjisi santrali hayalimiz var. |
Gerek tarımsal üretim, gerekse Ağın’a dair belirtmek istediğiniz başka hususlar var mıdır? |
Dünyada günbegün tarımsal araziler ve su rezervleri, tüketim ile ters orantılı olarak azalmakta. Nüfusumuz artıyor, iklimler değişiyor, kaynaklar azalıyor, toprak kalitesi düşüyor. Tüm bunların sonucu olarak tarım, geleneksel belleğin aksine artık bir bilim dalı olma yolunda ilerliyor, ilerlemek zorunda. Her gün yeni inovasyonlar ve yeni uygulamalar görüp okuyoruz. İnsan gücü ve aklı yerini teknoloji ve yapay zekaya bırakıyor. Artık dünyadaki tüm çiftçiler birim alanda ve zamanda, minimum maliyet ve kaynak ile maksimum verimlilik elde etmek zorundalar. Yenilikçi ve robotik tarımla beraber yakın gelecekte tarımsal arazilerimizi, faaliyetlerimizi ve ekipmanı dizüstü bilgisayarımızda bir yazılım veya akıllı telefonumuzda bir aplikasyon üzerinden yöneteceğiz. Tüm bunlar beklediğimizden daha yakın gelecekte olacak gibi görünüyor. İşte bu noktada tarımsal üretimin genç, dinamik, bilinçli ve dünyayı takip eden çiftçilere ihtiyacı var. Genç, donanımlı ve tarımla ilgili bir hayal kuran tüm çiftçi adaylarının ihtiyacı olan tek şey ise cesaret. Zorlukları tabii ki olacak ama doğaya, hayata ve insana katma değer katabilmek paha biçilemez bir duygu.
|
Fotoğraf 1 - Selçuk Avlar ve Çağrı Solak'ın badem yetiştiriciliğine başlamadan önce çıktıkları Güneydoğu Asya gezisinden, Kamboçya
Fotoğraf 2 - Keban Barajı’ından geriye kalan Ağın