Felsefe Kulübümüz, geçtiğimiz dönem de Salı ve Cuma akşamları Zoom üzerinden düzenli olarak felsefe okumalarına devam etti. |
Bir önceki dönem Descartes'dan sonra David Hume okumuş ve tekrar Spinoza’ya yönelmiştik. Daha sonra Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler kitabını okuyarak Stoa felsefesine giriş yaptık. İçsel hedefler ve amaçlarında sarsılmayan, en üstün iyi olarak erdemi kabul eden Stoacıları bir filozof imparatorun anlatımıyla inceledik.
Daha önce okuduğumuz René Descartes’ın önemli bir diğer eseri olan, Ahlak Üzerine Mektuplar kitabını, filozofu daha iyi anlamak için okuduk. Filozofun batı felsefesinin temelini oluşturan Tanrı, evren, çeşitli tutkular, ruh, beden, madde ve ruhun etkileşimi, Descartes yönteminin erkeklik ve kadınlık kalıplarının gelişimi açısından önemli görüşlerini başta Prenses Elisabeth olmak üzere büyükelçi ve Kraliçe Kristina’ya yazdığı mektuplar üzerinden yeniden okuduk. Konu ile bağlantılı olarak felsefi film programımız haricinde Descartes’ın İsveç Kraliçesi Kristina ile hayatını konu alan ‘The Girl King’ (Kız Kral - Mika Kaurismäki 2015) filmini izledik.
Okuma programımızı daha sonra tarihsel olarak büyük bir sıçrama ile Zihin Felsefesi üzerine oluşturduk. Konuya öncelikle Erdinç Sayan’ın Analitik Zihin Felsefesinin Temel Problemlerine Bir Bakış makalesini okuyarak giriş yaptık. Danışman hocamız Prof. Dr. Zekiye Kutlusoy’un görüşlerini de alarak John R.Searle’ün Zihin Dil ve Toplum kitabına başladık.
|
Son dönemde felsefî film incelemelerimizi, her birimizin film üzerine yazılmış metinlere yeterince zaman ayırabilmesi için onbeş günde bire çekmiştik. |
Özellikle de film sonlarında seyircide bir rahatlama duygusu yaratan mutlu sonu (katarsis) barındırmayan Haneke filmlerini incelerken bu karar bize özellikle yardımcı oldu. Filmlerinde karakterlerinin içsel rahatsızlıklarından ve iletişimsizliklerden beslenen, ırksal ve sınıfsal önyargıları vurgulayan ve sevmesini de, nefret etmesini de bilmeyen toplumu işleyen Haneke filmlerinden daha önceki dönemlerde The White Ribbon (Beyaz Bant) filmini izlemiştik. Haneke’ye Code Unknown (Bilinmeyen Kod-2000), Caché (Saklı-2005), Le Temps du loup (Kurdun Günü-2003) filmleri ile devam ettik. Ayrıca, benzer çizgide bir film olan Mathieu Kassovitz’in düşen toplumdaki çaresizliği konu aldığı La Haine (Protesto -1995) filmini de inceledik.
Daha sonra, Zihin Felsefesi kapsamındaki film incelmelerine geçtik. Spike Jonze’nin bir yapay zeka iletişim sistemi sunan sanal varlığa aşık olma üzerine kurulu Aşk (Her – 2013) filmini izledik. Ardından, Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan -2004) filmi üzerine söyleştik. Michel Gondry’nin yönettiği bu filmde insan beyninin unutma ile yönetimi ve zihinde yeni gerçekliğin inşaası konu alınmaktadr.
|
Özetimizi bu defa Marcus Aerelius’tan bir alıntı ile bitiriyoruz: “Hayatının mutluluğu düşüncelerinin niteliğine bağlıdır. Onun için buna dikkat et, fazilete ve eşyanın tabiatına uymayan hiçbir düşüncenin kafanı işgal etmesine müsaade etme!” (Marcus Aurelius, Kendime Düşünceler) |
Etkinliklerimiz ODTÜMİST’te duyurulmaktadır. İlgi duyan herkesi grubumuza bekleriz. ODTÜMİST Felsefe Kulübü
|