Her sene ODTÜ burs ofisi mezun olanların yerine yeni öğrencileri seçiyor ve derneğe bildiriyor, bize düşen bu çocukların burslarını başlatmak aslında. Mülakatlara gitmeden önce 'neden biz ayrıca bir daha öğrencilerle görüşüyoruz, çocuklara aynı sorunları tekrar anlattırıyoruz' diye düşünürdüm. Ancak mülakatlara katıldıkça bu görüşmelerin hem öğrencilerimiz hem de biz mezunlar için ne denli değerli olduğunu daha derinden hissetmeye başladım. Burs alacak öğrencilerimizi yakından tanımak yürüdüğümüz yolun ne kadar doğru olduğunu da gösteriyor bize. Çünkü görüşmelerde anlıyoruz ki birçok zorluk içinden çıkarak, yükselerek ODTÜ’ye gelmiş bu gençler. Kimi 9 çocuklu tarım işçisi bir aileden, kimi parçalanmış tek ebeveynli, kimi iflas etmiş, kimi emekli geliriyle geçinmeye çalışan bir aileden geliyor. Çoğunun okula devam edebilmek için ailelerinden destek alma ihtimali çok zayıf. Destek bulamazlarsa masraflarını karşılamak için çalışmak zorundalar; çalışmak da çoğu zaman derslere devam edememe gibi bir kısır döngü yaratmakta. Bizler onlarla konuşurken kimi zaman gözlerindeki acıyı, kimi zaman umudu, ışığı görüyoruz. Bir yandan kendi gençliğimizle yüzleşerek onlarla empati kurabiliyor ve bir yandan da onların gelecek umutlarını güçlendiriyoruz. "Biz okuduk mezun olduk, çalıştık, başardık ve sizlere destek olabilecek duruma geldik, sen de başarabilirsin" mesajının canlı birer örnekleri oluyoruz. O nedenle bağışçı olsun olmasın mezunlarımızın öğrencilerimizle mülakatlara katılmasının çok yararlı olacağını düşünüyorum.