Sunuş

Genel Kurullarımızın 20'ncisi 15 Mart 2020’de

Yener Aydın (EE'76)

ODTÜMİST'den Haberler

Söyleşi-Gezi-Etkinlik

Çağrı

20. Olağan Genel Kurula Davet

Çevre

Ya Kanal Ya İstanbul

Nur Çiğdem Tezel (ECON’81)

Bir ODTÜ'lü

"Mimarlık yapmayacağımı biliyordum"

Enerji

"Sadece makina mühendisi olsaydım..."

Murat Sungur Bursa (MM’78)

Söyleşi

ODTÜ Mezunları Avrupa Buluşmaları

Nezih Yaşar (IE’82)

Anma

ODTÜ’den Geçenler: Erdal İnönü

Edebiyat

Çevirmeniyle "Öfke Üzerine Üç Öykü"yü konuştuk

Muammer Pehlivan (ADM’74)

Edebiyat

Banu Özyürek ile kitabı "Poz" üzerine söyleşi

Hakan Sapmaz (ADM'85)

Anı

“Bir dörtlük es”

Durmuş Çavdar (BA'74)

Maraton

Minnettarız!..

Burstan Haberler

ODTÜMİST ailesi biraz daha büyüdü!

Oya Tığlı (SOC'83)

Burstan Haberler

Destekçilerimiz

Burstan Haberler

Burs çalışmalarında yeni dönem

Mentorluk

Mentorlukta yeni dönem başladı

Mentorluk

Denizaşırı ülkelerden mentorlarımız oldu

Mentorluk

Türkiye'den mentorlarımızın kaleminden

Burstan Haberler

Köprü Projeleri

Mentorluk

Türkiye'den mentorlarımızın kaleminden


Birlikte öğrenmenin gurur ve mutluluğu

2015 yılından beri yürüttüğümüz Mentorluk Programımızda bugüne kadar tam 222 eşleşme gerçekleşti, toplam 444 mentor ve menti yüzlerce görüşme yaptı. Birlikte öğrenmenin gurur ve mutluluğunu yaşadı. Tahmin edeceğiniz gibi, bu eşleşmelerin hepsinin hikayesi çok özel. Bunların her birini paylaşmamıza maalesef imkan yok. İşte birkaç mentorumuzun paylaşımları.

Hüray Böke (MAN82’)

 

 

“Çorbaya tuz katma” olanağı

ODTÜ, ülkemin en değerli kurumlarından biri. Bu sözüm yalnızca okulum olduğu için değil; yıllardır ülkemizde aklın, bilimin ve teknolojinin sahipliğini en iyi şekilde yaptığı, aynı zamanda ülkemizin her türlü sorununu sahiplenerek çözüme yönelik tarzını ve tavrını her dönemde koruduğu için de. Bu değeri, dayanışmanın ve işbirliğinin ülkemizde ender görülen örneklerini göstererek, akademik kadroları, öğrencileri ve mezunlarıyla hep birlikte yaratıyoruz. Bence mezunlar derneğinin burs havuzu projesi bunun en güzel örneklerinden biridir; eğitimde fırsat eşitsizliği ülkemizin önemli bir sorunu ve bu proje tüm mezunlara “çorbaya tuz katma” olanağı yaratıyor. Bursiyerlere mentorluk projesi de gerçekten çok önemli bir boşluğun doldurulabilmesi için başlangıç enerjisi veriyor.

Ben üç yıl önce bu projenin bir parçası olma fırsatı buldum. Başlangıçta İstanbul’dan Ankara’ya mentorluk nasıl olacak endişesi duymuştum, ama başlarken aldığımız iki günlük eğitim bu konuda son derece yeterli bir oryantasyon oldu ve yapılandırılmış bu sürecin işe yarayacağına inancımı artırdı. Yoğun iş hayatım her yıl yalnız bir bursiyerimizle çalışmama imkan verdi. Tanıştığım arkadaşlarımın her biri kendilerine önemli yatırım yaparak hayatını kurmuş ve geleceği için düşünen, emek veren mentilerdi. Böyle profillere mentorluk yapmak verimli olduğu için zevkli ve kolay da oluyor. Size, mentilerinizin geleceğine yönelik bir desteğiniz olduğunu hissettiriyorlar. Her hafta telefon ya da video bağlantısıyla yaptığımız görüşmeler bir saat sürüyor, yaklaşık bir saati de o gün görüşeceklerimizi planlamak ve geçmişte aldığımız kararlar üzerinde çalışmak için geçirdiğimi söyleyebilirim. Yani haftada 2 saat ayırarak genç bir arkadaşımın geleceğine katkıda bulunabiliyorum. Mentorluk sürecini kolaylaştıran, çok iyi bir şekilde yapılandırılmış olması, her türlü doküman ve veriye ulaşımı sağlayan mentorink uygulaması üzerinde çalıştırılabilmesi. Bu vesileyle proje tasarımı ve uygulamasına destek veren tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim. Süreçte eksikliğini hissettiğim tek şey mentilerimle yüz yüze görüşememekti, bunun için de fırsat yaratmaya çalıştık, ancak oldukça sınırlı süreli buluşmalar gerçekleştirebildik.

Semra Akman (IE’83)

 

Can kulağıyla ve yargısız dinle(n)mek

Mentorluk programında bir sene boyunca Hazırlık sınıfından bir öğrenci ile beraber bir süreç yaşadık. Bu süre içinde, mentimin kendisini daha iyi tanımasına, hayalleri, becerileri, değerleri ve güçlü yönleri hakkında iç görüsünün artmasına ve kendisinin gelişimine tanıklık etmek çok keyifliydi. Bu arada programın sonunda öğrendim ki kendisini en çok etkileyen şeylerden biri benim kendisini can kulağıyla ve yargısız bir şekilde dinlemem olmuş. Aslında anlaşılmak için dinlenmek, basit gibi gözükse de hepimize çok iyi geliyor sanırım; bunun tekrar farkına vardım. 

Bunun dışında iş seçimi vb. kritik dönüm noktalarında nasıl karar verdiğimi, neleri göz önünde bulundurduğumu paylaşmak, beni yüzümde gülümsemeyle eski günlere götüren ve mentim için de faydalanabileceği bir sohbet oldu. Programa katılan, katkıda bulunan herkese teşekkürler...

Dilek Gümüşlü (ECON’97)

 

Tepetaklak düşmek yerine yumuşak iniş

Gençlik, hayatın hem en güzel hem de en zor dönemlerinden olabilir mi? Düşünün ki bedensel ve duygusal anlamda tüm hayatınız boyunca yaşayabileceğiniz en üst seviyedesiniz. Bulutların böylesine üstündeyken arada sırada gelecek kafasını birden çıkarıp göz kırpıyor ve bulutlardan aşağı tepetaklak indiriveriyor. Ben mentorluğu bu iniş halini tepetaklak değil de daha yumuşak, daha ayakları toprağa basar halde olmaya yardımcı faktörlerden biri olarak görüyorum. Amaç karşımızdaki gence bir şeyleri empoze etmek, bir yöne işaret etmek değil, kendimizden daha genç birini bulunca o çok sevdiğimiz akıl vermek de değil amaç kendi içine dönüp bakmasını sağlayarak potansiyelini keşfetmesine ve hayatta kendisinin istediği şeyin ne olduğunu bulması diyemesek de en azından buna yaklaşmasına destek olmak. Çünkü kendi gençliğimizden de biliyoruz ki genç arkadaşımızı konjonktüre en uygun olan sektör-iş-bölüm seçtirecek şekilde yönlendirmiş bile olsak eğer onun ruhu içten içe kendisinin de duyamadığı başka bir şeyler söylüyorsa gelecekte mutlu olacağını söylemek zor olacak muhtemelen. Bu nedenlerle ben mentilerimi dinlemeyi seviyorum, soru sorarak düşündürmeye çalışıyorum. Konu daha tanımlı ve teknik ise anlatmayı seviyorum. Öyle temiz, öyle kıymet bilir ve öyle güzel niyetlerle dolular ki hayatın hep yanlarında olmasını istiyorum. Tümünün yolu, bahtı açık olsun.

Meltem Kılıçcı (MAN’83)

 

Onların birçok derdine çare veya yol gösterici olabilirmişiz

Mentorluk süreci başlamadan önce, çok fazla şüphem ve soru işaretim vardı.

Özellikle öğrenci arkadaşlarıma, mentilere, bu konuda ne kadar faydam olur merak ediyordum.

Diğer bir soru ise, ben bu süreçten kendi adıma ne kazanacaktım veya bu süreç tek taraflı bir süreç mi olacaktı?

İlk mentim ile, ilk tanıştıktan ve haftalık olarak görüşmeye başladıktan sonra, anladım ki bu şüphelerin hepsi anlamsızmış. Gerçekten de, öğrencilerin, okul eğitimleri boyunca çok farklı soruları oluyormuş ve bizler birkaç cümlemizle onların birçok derdine çare veya yol gösterici olabilirmişiz. İlk mentim ile aynı bölümden olduğumuz için birçok ortak konu ortaya çıktı. Ama zaman geçtikçe, ortak paydalarımızın okul, bölüm ile sınırlı olmadığını, konuların daha çok hayat, beklentiler, hedef belirleme ve genel stratejiler üzerinde olduğunu gördük. Bugün de görüyorum ki, bölüm, sınıf ve diğer parametrelerden bağımsız olarak, öğrencilerin birçok ortak sorunu veya sorusu var. Ve tüm bunlar, bizlerin zamanında üzerinde enine boyuna düşündüğümüz ve belli bir somutluğa kavuşturduğumuz konular. Bu tür konularda ben mentime bir şey kattıkça, aslında kendi kendime de tekrar bir değerlendirme süreci başlatıyorum ve bu sayede ben de en başından tekrar öğreniyorum, kendimi bir anlamda güncelliyor oluyorum.

Uzun yıllarını profesyonel kurumlarda geçirmişler için, zaman planlaması, kişisel motivasyon, çalışma stratejisi gibi kavramlar aslında öğrenilmiş ve yöntemleri netleşmiş konular. Oysa aynı konular, öğrenciler için daha soyut aşamada ve sadece bir sorun olduğunu anlayacak ama bunu yorumlayamayacak durumdalar. Ben bu süreç içinde keşke benim de zamanında bir abim veya bir mentorum olsaydı, hayatım nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorum.

Gökhan Özçevik (EEE’88)