Tüm dünyanın, tarihimizin ve hayatlarımızın gördüğü, içinde çaresiz kaldığı tek salgınla beraber evlerimize çekilmişken; o en sevdiğimiz hobilerimizin başında gelen fotoğrafı çekmekten mahrum kalmışken kendiliğinden, çaresizlikten, yaşadığımız zorluktan ortaya çıktı Karantina Günleri projesi. Projeyi dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan ODTÜlülere duyurdukça, projeyle ilgili hedeflerimizi de genişletmeye başladık. Önce sunumdu, sonra sunumun müziği katıldı; ona sergi ve içinde bulunduğumuz koşullarda sanal sergi eklendi. Ardından da kitap aşamasına geçtik. Fotoğraflarını gönderenler duygularını, yaşadıklarını anlatan yazılar da yazmaya başlayınca aslında elimizde kitap malzemesinin olduğu herşeye ulaşmıştık. Bu arada önce sunum, proje katılımcılarına ve dernekten gelen duyurularla haberdar olanlara yapıldı. Sanal sergi farklı sosyal medya kanallarında paylaşıldı.
Yazıları istemeye başladığımızda ilk yorum nasıl yazılacağı nelerden bahsedileceğiydi. 'Serbestçe herkes istediğini yazsın' dedik. Böyle bir dönemin duygularının farklılığını düşününce yazılara bir kıstas belirlemek çok zordu. Ve her yazı geldiğinde birbirinden farklı hayatlarla karşılaştık; gülümsedik hüzünlendik ağladık, benzer duyguları yaşadığımızı anladık, ‘demek böylesi de varmış’ dedik. Evet artık kitabın içeriği hazırdı. Fotoğraf ve yazıdan oluşan Karantina Günleri kitabı. Herkesin fotoğraflarının, yazılarının yer aldığı, kendi tarihimizi belgeleyebileceğimiz bir çalışma Ekim ayının sonunda baskıya girecek şekilde hazırlanıyor. Tabii ki böyle bir kitabı yayımlamak sürecinde en önemli konulardan biri sponsorluk çalışmalarıydı. Çok da yavaş ilerlese minik minik desteklere ulaşacağız gibi görünüyor.
Son üç kuşağın hiç yaşamadığı, bilmediğimiz bir salgın dönemini herkes değişik üretkenlik içinde hala yaşıyoruz ama öte yandan da kendi geleceğimize, tarihimize neleri bırakabileceğimizi görüyoruz. İşte bunlardan belki de en önemlisi olabiliecek bir kitabın heyecanı hepimizi sardı. Karantina Günleri projesini hep beraber üreterek sonlandırmak amacıyla önümüzde sadece bir kaç ayımız daha var. Ve Kasım ayında elimizde somut, içi duygularla, görüntülerle dolu bir kitap olacak. 22 ülkeden 108 katılımcının fotoğraf ve yazılarından oluşan bir eser yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Karantina Günleri bize evlerimizde, dünyanın neresinde olursak olalım sınırlı alanlarda sınırsız özgürlük içinde üretebilmeyi öğretti. Bu olağandışı dönem ancak bu kadar verimli ve keyifli olabilirdi. Önümüzdeki aylarda yine buradan kitabın sayfalarından görüntüler paylaşabilmek umuduyla...
|